Kayıtlar

Ağustos, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GÜCÜMÜZÜN BİLİNCİNE VARALIM, YÜZÜMÜZÜ FAŞİZMİ YIKMAYA DÖNELİM, BAŞARALIM!

Seçim süreciyle belirginleşen ve derinleşen siyasal başarısızlık, tüm solda ¹  güçlü bir tasfiyeci dalga estirdi. Neredeyse her örgütte tasfiyeler gelişti. Bu dalga devam ediyor. Solun özeleştiri tutukluğu ve yenilenme başarısızlığı, özellikle yerel seçimlere yönelik hazırlıksızlık, tasfiyecilik dalgasının süreceğine işaret ediyor. Öte yandan, hem tabandan hem de siyasal mücadelenin dayatmasıyla gelen değişim talebi, herkesi yeniden yapılanma tartışmalarına çekiyor. Daha doğrusu buna zorluyor. Neki bu tartışmalar da "Sol çok zayıf", "neden zayıf" vb. protestocu düşünceler oldukça güçlü. Bu durum “Acaba sorun güçlü olmamak mı yoksa gücünün bilincinde olmamak mı?” sorusunu sorduruyor. Yakın süreçteki bazı deneyimlerimizi inceleyelim. Örneğin pandemiyi. Tam bir kaos aralığı. Yönetenler yönetme kabiliyetini yitiriyor. Çıkış yolu ise belirsiz. TTB, o dönem en güvenilir kurum haline geldi desek abartmış olur muyuz? Böyle bir anda, örneğin, Şebnem Korur Fincancı'nı

MARKSİST LENİNİST TEORİDE GELİŞİMİN YÖNÜ

Marksist Leninist teoride göze çarpan ilk sorun dağınıklıktır. Binlerce parçaya bölünmüş grupların her biri teoriyi bir tarafından çekiştiriyor. Marksizm-Leninizm’i farklı gruplarla ve halklarla birlikte geliştirme bakış açısı, araç ve örgütlülüğü neredeyse yok. Teorik çalışma, Marksizm Leninizm iddialı grupların geçmişini subjektif biçimde savunmayı meslek edinen birkaç kişiye emanet edilmiş. Bu da küçük fikir ayrılıklarını kaşımayı, gerici hizipleşmeleri savunmayı tarz haline getiren bir yaklaşıma yol açıyor. Stalinizm, Troçkizm, Maoizm, Hocacılık gibi 20.yy siyasal krizlerinin ürünü olan suni saflaşmalar tekrar tekrar ısıtarak teori alanında varlık hakkı kazanmaya çalışan gruplar var. Komünist hareketin gerçek gündemlerinden kopuk bu yaklaşım tarihsel araştırmanın ötesine geçmiyor. Sonu gelmez gereksiz bilgi yığınıyla zaman harcamak Marksist Leninist teorinin ihtiyacı gibi gösteriliyor. Ancak ML teorinin ihtiyacı tarihçilik değil devrimciliktir. Türkiye-Kurdistan sosyalist hareketin

SOSYALİST TEORİDE GELİŞİMİN YÖNÜ

Sovyetlerin çöküşüyle derinleşen sosyalizmin ideolojik krizi devam ediyor. Afganistan-Irak işgali ve 2008 krizinden sonra ise, sosyalizm iddialı akımlardaki saflaşma belirginleşti. Dünya genelinde üç ana akımdan söz edilebilir: Marksizm, Marksizm-Leninizm ve Post-Marksizm. Bu akımların reformist, revizyonist, oportunist, karşı devrimci ve devrimci türevleri var. Marksizm, sosyalizm savunusunu emek sermaye çelişkisi üzerinden tanımlıyor. Anti-kapitalist tutum belirliyor. Bununla birlikte genellikle evrimsel gelişmeyi savunuyor ve ulusal sınırlar içinde kalıyor.   Marksizm, sosyalizm iddiasıyla yola çıkıp bazı ülkelerde iktidara gelen güçlü bir ideolojik hegemonyadır. Marksizm-Leninizm ise sosyalizme evrimci değil devrimci yöntemlerle ulaşılabileceğini savunuyor. Emperyalizm tezinden hareketle emek mücadelesinin yanına ezilen halkların mücadelesini de ekliyor. Devrimleri yasa dışı bir örgütün öncülüğünde halkların gerçekleştirebileceğini savunuyor. Marksizm-Leninizm 20. yy’da gerçekl

TASFİYECİLİKLE MÜCADELEDE YÖNTEM

Komünist harekette yeşeren tasfiyeciliğe karşı mücadele her komünistin gündeminde. Ancak tasfiyeciliği doğru tanımlama ve doğru bir mücadele yöntemi geliştirmede sorun büyük. Tasfiyeciliğin yapısal dayanakları değerlendirilmişti. Özetle tasfiyeciliği lafazan dogmatizm ile yasalcı oportunizm içinde aramak gerektiği ifade edilmişti. Buna bağlı olarak gelişen güç zehirlenmesi, bürokratik çürüme, erkek egemenliğiyle gerici temeldeki ittifak ve gerontokrasiye dikkat çekilmişti. Bu kesimle mücadelede doğru bir yöntem geliştirmek elzemdir. Bir avuç tasfiyeci Menşevik, milyonlarca insana, on binlerce komüniste şunu diyor: Beni dinle! Benim yolumdan şaşma! Seni tasfiye ediyorum ama yine de bana itaat et! Bir şikayetin varsa da bana söyle. En iyisi af dile! Yani tasfiyeci diyor ki gözünü kapatıyorum, elini bağlıyorum, sana kendini savunma hakkı ‘tanıyorum’. Yani tasfiyeciler yutkun diyor. Vazgeç, yen içinde kalsın diyor. Binlerce iyi niyetli komünist tasfiyeciliğin işte bu girdabında ya yılların

ESP VE ATILIM’IN SEÇİM POLİTİKASINA DAİR YANITLAMADIĞI SORULAR

 HDP, politikalarını kitleler önünde açıkça tartıştı. ESP ve Atılım ise; hem kendi pratiğini “Artık bunların önemi yok” diye geçiştirdi, hem de bileşen ve ittifaklarına yönelik ‘eleştiri’ dozunu, hukuku sarsacak düzeyde yükseltti. ESP pratiğine dair sorular ise ortada duruyor: 1) Komünistlerin 50 senedir örgütlü olduğu İstanbul’da 3 senelik TİP’in oyu 421 bin. TİP’in aldığı 900 bin oyun ezici çoğu da benzer nitelikteki hedef kitlenizdir. Avrupa'da durum daha çarpıcı. TİP'in Avrupa'da hiçbir çalışması yokken komünistler 50 senedir Avrupa'da örgütlü. Fakat TİP Avrupa'da %3 oy aldı. Bu oyların en çok sizin tabanınızdan gittiği açık. Defalarca size ve sizle benzer politik görüşleri olan kesimlere yakınlığından dolayı oyunu HDP’ye veren halklar şimdi neden size rağmen TİP’e oy verdi? Kitleniz sizden neden uzaklaştı? Nerede yetersiz kaldınız? (Avrupa'da faşizmin doğrudan saldırılarıyla da karşı karşıya değildiniz.) 2) Seçim süreci boyunca fiili meşru mücadelenin önemi

TASFİYECİLİĞİN İDEOLOJİK KAYNAKLARI

Türkiye-Kurdistan birleşik devrim hareketi, yalnız bölgede değil dünyada çekim merkezidir. Birleşik cephe, soykırımcı tasfiyeciliğe rağmen yoluna devam ediyor. Bu mücadelede yenilenen komünistler önemli sorumluluklar almayı sürdürüyor. Bunun karşısında, HDP’yi aldığı gibi komünist hareketi de etki altına alan yasal particilik, bunu takip eden çürüme aşılmalıdır. Komünist hareketin yarattığı değerlerin korunması, dağılmanın önüne geçilmesi için bu önemli bir duraktır. Son 15 senede Rojava Devrimi, barajın aşılması, öz yönetimler, cins özgürlük bilincindeki sıçrama başta olmak üzere tüm kazanımların birleşik mücadeleyle kazanıldığı belirtilmişti. Bu mücadele içinde gelişip güçlenmek her kesim gibi komünist harekete de bazı nitelikler kazandırdı. Bu niteliklerin ilki öncüleşme, halklaşmadır. Ölümsüz komünistler, komünist gerilla ve tutsaklar bunun nişanesidir. Diğeri tasfiyeciliktir. Günümüzde yaşanan bürokratik çürüme ve güç zehirlenmesi burada aranmalı. Önderleşme ve tasfiyecilik. Kar

KOMÜNİST HAREKETTE TASFİYECİLİĞİN YAPISAL DAYANAĞI

Faşizm Roboski’den bugüne soykırımcı tasfiye planını sürdürüyor. Halkların, devrimcilerin, komünistlerin gündemi tasfiyeciliğin tasfiyesidir. Bu doğal. Fakat bunca destansı direnişe rağmen faşizmi yenememek doğal değil. Komünist basını tarayalım. Sürekli faşizme 'yenilmedik' övgüsü var. Dağılma ve başarısızlıklar düşman saldırılarına indirgeniyor. Faşizmi yıkmak için bu denli güçlü bir direniş yürütülmesine rağmen bir avuç kalmış olmayı başarı görenler, sıkılmadan faşizme yenilmedik diye övünüyorsa bu, en iyimser değerlendirmeyle olguları altüst etmek; sınıfa, ezilenlere, kendi görüşlerine, ödediği bedellere karşı sorumlu davranmamaktır. İlk kural çiğneniyor! Komünistler gerçeği gizlemez. Hatalarını sınıfa-halka karşı sorumluluğu olarak görür.  Kendini devrimin öncüsü olarak gören her komünist şu soruyu sormalı: Bugün yaşananları yaşamak zorunda mıydık?  Ayaklanmalar çağında, çoklu kriz yaşayan TC’de günden güne erimenin nedeni nedir?  AKP-MHP faşizminin yıkılması, demokratik d